“İstemez misin yâ Ömer, dünya onların, ahiret de bizim olsun!” | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Hizmetten - A podcast by Hizmetten

Bu video 04/12/2016 tarihinde yayınlanan " ÂHİRET YÖRÜNGELİ HAYAT" isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel... “Tercihimiz Sensin, Senden vazgeçmeyiz ya Rasûlallah!..” İnsan bu… Mal-mülk, dünyalık geliyor, geliyor; ezvâc-ı tâhirâta bir damla, başkalarına -bir yönüyle- derya. “Azıcık bize de olsa!” diyorlar. Allah Rasûlü, bu talep karşısında hiçbir şey demiyor. Mübarek cumbasına çekiliyor, -canım çıksın- ve bu haber dışarıya da sızıyor: “Mübarek annelerimiz hafif bir şey istemişler, O (sallallâhu aleyhi ve sellem) da bu istekten hoşlanmadığı için, cumbaya çekilmiş!” Tabii bu mevzuda, yine en hassas olan Hazreti Ebu Bekir’dir, Hazreti Ömer’dir. Ömer radıyallahu anh, daha heyecanlı. Kızı da o hânede, Hafsa validemiz. “Benim kızım, Efendim’e ne yaptı ki, benim Efendim darıldı, bir yönüyle, i’lâ yaptı!..” Kapıya geliyor, “Ben Efendimiz ile görüşmek istiyorum!” diyor. Hazreti Bilal perdedâr, “İzin yok!” diyor. Çok ısrar ediyor; O’na (aleyhissalâtü vesselam) haber gidince, “Gelsin!” buyuruyor. Gidiyor Hazreti Ömer; yukarıya, cumbaya çıkıyor. Döşeği yok -canım çıksın-, hasırın üzerinde yatıyor; kalkınca, hasır yanlarında izler bırakmış. “Ya Rasûlallah, Bizans şöyle.. Persler şöyle.. Sen cihanın sultanısın, bu haline bak!..” Efendimiz şöyle buyuruyor: أَمَا تَرْضَى-يَا عُمَرُ- أَنْ تَكُونَ لَهُمُ الدُّنْيَا وَلَنَا اْلآخِرَةُ “Razı olmaz mısın, istemez misin yâ Ömer, dünya onların olsun, ahiret de bizim olsun!” Sonra, Allah Rasûlü, şu ayet-i kerimenin emri mucebince eşlerine bir teklifte bulunuyor: يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ قُلْ لأَزْوَاجِكَ إِنْ كُنْتُنَّ تُرِدْنَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا وَزِينَتَهَا فَتَعَالَيْنَ أُمَتِّعْكُنَّ وَأُسَرِّحْكُنَّ سَرَاحًا جَمِيلاً * وَإِنْ كُنْتُنَّ تُرِدْنَ اللهَ وَرَسُولَهُ وَالدَّارَ الآخِرَةَ فَإِنَّ اللهَ أَعَدَّ لِلْمُحْسِنَاتِ مِنْكُنَّ أَجْرًا عَظِيمًا “Ey (Nübüvvetin en büyük temsilcisi olan) Peygamber, eşlerine şöyle de: Eğer dünya hayatını ve onun süsünü istiyorsanız, gelin size boşanma bedellerinizi vereyim ve sizi güzellikle serbest bırakayım. Yok, eğer Allah’ı, Rasûlü’nü ve Âhiret yurdunu istiyorsanız, o takdirde bilin ki Allah, içinizden O’nu görüyormuşçasına dikkatli davranan ehl-i ihsan için çok büyük bir mükâfat hazırlamıştır.” (Ahzab, 33/28-29) Efendimiz diyor ki: “Ey peygamber kadınları, gelin; şayet dünyayı istiyorsanız, sizi bırakayım, gidin, ne istiyorsanız alın onu. Yok, Allah’ı, âhireti istiyorsanız, halinize razı olun!” İlk defa en sadık arkadaşının kerimesi, Âişe validemize meseleyi arz ediyor; “Allah böyle buyuruyor! İstersen, sen bu meselede kendin karar vermeden bir babanla annenle de görüş!” diyor. Onun önemini de vurguluyor. “Ya Rasûlallah!” diyor anam!.. Benim anam!.. Sana kurban olayım!.. “Ya Rasûlallah! Bunu anama-babama mı danışacağım!.. Ben Seni tercih ediyorum!” diyor. Evet, üç ay ocak yanmamış, su kaynamamış; soğuk su ve hurmayla geçinmişler; içlerinde hafif bir talep belirmiş.. ve Allah Rasûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) öyle bir tavır içine girmiş. Buyuruyor ki annemiz: “Vallahi benim dediğim gibi, hepsi de öyle dedi!” Bu ne büyüklüktür, bu ne inceliktir, bu ne nezâkettir!..