"Neden bunca dert, bela karşısında, ciddî bir ses yok" | M.Fethullah Gülen Hocaefendi
Hizmetten - A podcast by Hizmetten

Categories:
Bu video 30/10/2016 tarihinde yayınlanan " VUSLAT İŞTİYÂKI VE TEMİZ KALBLERİN NİYAZI" isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel... “Ey Rabbimiz, ey Rabbimiz, kalblerimizi temizle ve bizi kurtuluşa erdir!..” Cيَا رَبَّنَا يَا رَبَّنَا، طَهِّرْ قُلُوبَنَا، نَجِّنَا demeliyiz. Böyle kardeşlerimiz hakkında da olabilir. Çünkü farkına varmadan, Cenâb-ı Hakk’ın ihsanları ölçüsünde, o ihsanlara göre bir tavır belirleyememe olabilir. Bu da esasen, bir nevi münasebetsizlik ve saygısızlık olur. Hani nasıl Ezvâc-ı tâhirât için de deniyor: يَا نِسَاءَ النَّبِيِّ مَنْ يَأْتِ مِنْكُنَّ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍ يُضَاعَفْ لَهَا الْعَذَابُ ضِعْفَيْنِ “Ey Peygamber hanımları! İçinizden kim (Rasûlullah’a eza etme, gıybette bulunma, birine iftira atma vb.) çirkinliği aşikâr bir günah işlerse, onun cezası iki kat verilir.” (Ahzâb, 33/30) Mecelle’deki disipline göre بِحَسَبِ الْمَغْنَمِ اَلْمَغْرَمُ “Elde edilen ganimet ölçüsünde altına girilen risk ve meşakkat de artar veya azalır.” Peygamber hânesi, vahyin sağanak sağanak yağdığı bir yer. Öbür tarafta da beraber olacaksınız. O’nun mübarek mahiyeti, bakışı, insanın içindeki buz dağlarını eritiyor… Dolayısıyla, bir yönüyle, “Bu kadar avantajlara karşılık, siz hâlâ o mevzuda çok küçük bir inhirafta bulunursanız, bilmelisiniz ki onun kat kat cezasını çekersiniz!” deniliyor. Şimdi, kardeşlerimiz içinde de, hakikaten nezâhet-i kalbiyelerini, ruhiyelerini, hissiyelerini, sırriyelerini koruyan insanlar çoktur. Fakat hani حَسَنَاتُ اْلأَبْرَارِ، سَيِّئَاتُ الْمُقَرَّبِينَ “Ebrâr adına iyilik kabul edilen bir fiil, daha ileri seviyede bulunan mukarrabîn için günah sayılabilir.” hakikati açısından, acaba Cenâb-ı Hakk’ın eltâf-ı sübhaniyesi ölçüsünde, tam ona denk, ona mukabil, gerekli olan hassasiyeti göstermişler midir? Sen kendin için dedin, ben de kendim için diyeyim. Her zaman da diyorum: Benim yerimde, bu Hizmet’te, bunca arkadaşın içinde, bir başkası olsaydı, kim bilir bu Hizmet kaça katlanırdı?!. Evet, insan kendine öyle bakmalı. Fakat öbürleri için, kardeşlerimiz için “Kalbleri kirlenmiş bunların, levsiyâtla mâlemâl, onların kalblerini de bu türlü şeylerden temizle!..” gibi mülahazalara girdiğimiz zaman, hiç farkına varmadan suizanna girmiş oluruz. Belki elimizde olmayarak, beklediğimiz canlılığı göremediğimizden, heyecanı göremediğinizden, hafakanı göremediğimizden dolayı, bazen böyle suizan esintileri esebilir kafamızda. Böyle kızıl kıyamet kopuyor, yangınları yangınlar takip ediyor; insanlar bir çağlayana salmışlar kendilerini, nereye gittikleri belli değil; böyle, hedefsiz yürünüyor, pusulasız yürünüyor… Bunlar karşısında, bir insanda hâlâ biraz insanî heyecan, kardeşlik şefkati, insanlık mürüvveti harekete geçmiyorsa, hâlâ insanlar canlı cenâzeler gibi davranıyorlarsa, elimizde olmayarak, kafamızda bir kısım suizan esintileri olabilir. Belki o zaman da hemen geriye bir adım atıp “Belki ben yanılıyorum ya Rabbî!” demek gerekir.