Yalan râiç, hıyanet mültezem her yerde, hak meçhul | M.Fethullah Gülen Hocaefendi
Hizmetten - A podcast by Hizmetten

Categories:
Bu video 05/03/2017 tarihinde yayınlanan "DİKENLİĞE DÜŞEN GÜLLER VE İNLEYEN BÜLBÜLLER" isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel... Beyinler ürperir yâ Rab ne korkunç inkılâp olmuş, Ne din kalmış ne iman, din harap iman türap olmuş!..” (M. Akif Ersoy) Dinî söylemlerle ve diyanet kisvesi altında toplumu korkunç bir ahlaksızlığa sürüklediler. Ne çirkin bir değişim!.. Din, harap; iman, serap olmuş!.. Din, dünyevîlik için âdeta basit bir malzeme/materyal olarak kullanılıyor. Kendi pisliklerini süpürme adına dinin kıstasları/kriterleri süpürge gibi kullanılıyor ve sonra da o, süpürgeliğe konuluyor. Hafizanallah!.. Bu, bir yönüyle gavurun yaptığı şeylerden daha tehlikeli, daha tahripkâr, insanları daha süratle Allah’tan koparan, Peygamber’den koparan bir şey!.. İsterse “Allah” ve “Peygamber” demeyi ağızlarından hiç düşürmesinler!.. Evet, her gün böylelerinin -belki- birkaç yüz tane yalanlarına, tezvirlerine, iftiralarına şâhit olduğumuz meş’ûm, mel’ûn bir dönemde yaşıyoruz. Bu dönemde duygu-düşünce açısından istikameti korumak, inhiraf etmemek, doğru yürümek çok önemli; iki sevap değil, belki on sevap kazandırır insana. Hayatı öyle sâdıkâne, müstakîmâne, âşıkâne, müştakâne yaşama, bu türlü dönemlerde hedef olsa, hedef haline getirilse bile, onları tam realize etmek oldukça zordur. Çünkü çevrede fokur fokur yalan kaynıyor, iftira kaynıyor, tezvîr kaynıyor… Her gün televizyon ekranlarından, o çirkin levsiyât, odalarımızın içine, yatak odalarımıza akıyor. Gazete sayfalarından, evvelâ dimağlarımıza çarpıyor, sonra ruhlarımızı zedeliyor; sonra bir yönüyle vesayetimiz altında bizim terbiyemizle kendilerini bulma durumunda olan nesillerin dimağlarını tahribe yöneliyor. Onlar da bize benziyor; biz de onlara benziyoruz, farkına varmadan, hafizanallah. Bu açıdan din argümanları kullanılarak dünyayı imar etmek veya şahsî dünyayı imar etmek, dünya debdebesini, saltanatını, şatafatını, ihtişamını, hezâfirini elde etme ceht ve gayreti içinde bulunmak, kâfirin doğrudan doğruya küfür bayrağıyla, küfür livâsıyla, küfür şehbaliyle, küfür mızrağıyla üzerinize gelmesinden, sizin için daha zararlı olmuştur. Çünkü en kıymetli şeylerinizi tahrip etmiştir. Yirminci asır, böyle bir yalanın, böyle bir tezvirin çağı; o yalan ve tezvirin arkasında da o ölçüde enâniyetli insanların, bilerek dünya hayatını ahiret hayatına tercih edenlerin, saltanatı, sarayı, villayı, filoyu (ihlas, Allah rızası, hâlis aşk ve iştiyakın) yerine koyanların gayet mebzûl yaşadığı bir dönem olmuştur. Ahlâk-ı âliye-i İslamiye.. güzel huylar.. insanların birbirine saygısı.. haram-helal münasebeti.. çalmama-çırpmama mevzuu.. yalan söylememe mevzuu.. iftira etmeme mevzuu.. vatandaşlarını bir kardeş gibi kucaklama mevzuu… Bütün bu değerler tahribe uğramıştır.